Biliyorsunuz ki uzun zamandir Facebook’un kullanicilarin gizliligini ihlal edip etmemesi büyük bir merak konusuydu. Joler’in de ilgisini çeken aslinda tam olarak bu. Facebook, veri havuzundaki içeriklerin tamamini kullanicilardan ücretsiz olarak elde ediyor ancak bu verilerle ne yapildigi hala bilinmiyor. Vladan Joler ise “Hepimiz bir seyler yükledigimizde, fotograflarda arkadaslarimizi etiketledigimizde ve yorum yaptigimizda Facebook için bedavaya çalismis oluyoruz.” Açiklamasini yapiyor. Yani, Facebook kullanirken yaptigimiz her sey aslinda birer ürüne dönüsüyor diyebiliriz.
Elbette arka planda isleyen ve hiçbir sekilde haberimizin dahi olmadigi bu süreci çözmek kolay degil. Joler ve ekibi yaptiklari arastirmalar için “Facebook ile etkilesime girdigimiz tüm alanlari ve sonucunu haritalamaya çalistik. Sevdiklerimizi paylasma, arama yapma, durum güncelleme, fotograf ekleme, arkadaslar, cihazlarimizin bize söyledikleri, telefonla durum, Wi-Fi baglantisi ve kayit yapma gibi, uygulama araciligiyla Facebook’a verdigimiz tüm izinleri inceledik.” diyor.
Joler’in açiklamalarinda bahsettigi arastirmalar sonucunda, büyük resmin sadece küçük bir bölümü ortaya çikiyor. Bunun üzerine ekip, daha da derinlere iniyor ve Facebook’un satin aldigi sirketleri ve patent basvurularini incelemeye basliyor. Sonuçlar elbette yine sasirtici.
Facebook verdigimiz verilerin etnik kökenliligimizi, cinsel yönelim, siyasi baglanti, sosyal statü, seyahat takvimi ve daha fazlasini hesaplamak için nasil kullanildigini gösteren akis semasini ortaya koyuyor.
Baska bir tabloda ise Facebook’ta paylastigimiz baglantilar ve sirketin Instagram, WhatsApp ya da Facebook giris ekraniyla girdigimiz diger platformlardan elde edilen verilerin bu dev algoritmaya nasil dahil edildigi gösteriliyor. Tüm bunlar ne anlama geliyor diye merak edecek olursaniz hemen özetleyelim. Bu veri analizlerinin sonunda sizin hangi yemeklerden hoslandiginiz, evden okula ya da ise ne kadar sürede gittiginiz ve varsa çocuklarinizin kaç yasinda olduguna kadar birçok sey kolayca tahmin edilebiliyor.
Bir baska semada da, Facebook’un mobil uygulamasi üzerinden kullanicilardan nasil izin alarak SMS okuyabildigi, cihazlardan izin istemeden veri indirebildigi ve kullanicilarin konumuna erisim izni verdigimizi gösteriyor.
Joler, bu arastirmalarin ortaya koydugu sonuçlar hakkinda Facebook’un kullandigi bu güçlü araçlar toplanan verilerle birlestiginde suistimale açik bir durum oldugunu düsünüyor. Facebook ise gizlilik politikasinin ve kullanici verilerini toplamaya yönelik faaliyetlerin güvenliginin en üst seviyede oldugunu savunuyor.
Bu kapsamli arastirmanin sonunda Vladan Joler, toplanan veriler için oldukça endiseli. Çünkü, bu verilerin akibetinin ne olacagindan endise duyuyor. Tüm verilerin tek bir sirkette toplandigini düsünün. Su anki yöneticiler her ne kadar güvenilir insanlar olsalar da, bundan birkaç yil sonra sirketin basinda kimlerin olacagi bilinmiyor.
ShareLab’in çalismasinin bugüne kadar Facebook için yapilmis en kapsamli haritalandirma çalismasi oldugunu söyleyen uzmanlar, durumun ciddiyetini de ortaya koyuyorlar. 2 milyar kullanicisi bulunan Facebook’un iyi bir amaca hizmet ettigi düsünülse de, bazen düsünüldügü gibi olmuyor ne yazik ki.
ShareLab ekibi Facebook’un gücünü görsel efektlerle canlandirmayi basarmis olsa da, kendi semalarinin Facebook’un yapabileceklerini anlatmakta yetersiz olacagini düsünüyorlar. Örnegin Facebook, bir sir olarak sakladigi baska algoritmalarin varligina dair bir kanit bulunmuyor. Ancak Joler’e göre ShareLab projesinin bu çalismasi için su ana kadar yapilmis tek çalisma oldugunu düsünüyor.
Yaklasik 2 milyar insanin vakit geçirmek için kullandigi, hayatina dair anilari ve hoslandigi seyleri paylastigi Facebook sandigimiz kadar masum degil. Peki, kullanicilardan habersiz ve izin almadan toplanan bu veriler hakkinda siz ne düsünüyorsunuz? Bu verilerin ilerleyen zamanlarda suistimal edilecegini düsünüyor musunuz?